***
Merhaba Hocam,
Bugün tanık olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Küçük bir tatil kasabasında bayan giyim üzerine bir dükkanım var. Bugün bir İngiliz çift üç çocuğu ile beraber dükkanıma da geldiler. Çocuklar tahminime göre sekiz, altı ve dört yaşlarındalardı.
En küçük olan kız çocuğu ucunda püskülü olan bir el çantası beğendi ve annesine almak istediğini söyledi. Annesi, çantayı büyüyünce alabileceğini belirtti. Bu arada çocuk çanta ile oynarken püskülünü kopardı ve aile çantayı almaya karar verdi. Kopan püskülü tamir etmek o anda mümkün olmadığından başka bir çanta satın almak istediler. Ancak kız çocuğunun istediği püskül ile istediği çanta eşleşmiyordu ve kopan püskülün aynısını istemekte ısrar etti. Hatta biraz da ağladı. Anne 10-15 dakika kızına önerilerde bulundu, başka çantalar için ikna etmeye çalıştı fakat çocuk bir türlü ikna olmadı. Sonunda anne benden, kızının istediği püskülü çantadan çıkarıp yine kızının istediği diğer çantaya takıp takamayacağımı sordu ve dediği şekilde yaptık, sonunda çocuk ikna oldu. Bu süreç içinde anne asla sinirlenmedi ve kızını azarlamadı. Tabiki biraz mahçup hissetti ancak sabırla sonuca ulaşmaya çalıştı.
Hocam benim de dört yaşında bir oğlum var ve bu olay sırasında ben kendimi, özeleştiri yaparken buldum. İtiraf etmeliyim ki ben asla bu sabrı, bu hoşgörüyü gösteremezdim.
Aile gittikten sonra, bizlerle onlar arasındaki bu farkın neden kaynaklandığını, öncelikle hangi neden ya da stres beni o anne gibi davranmaktan alıkoyardı diye epeyce düşündüm. Galiba ilk önce dükkan sahibini meşgul ve rahatsız ettiğimizi, bu arada geç kaldığımızı ( ailenin de acelesi vardı, konuşmalardan onu anlamıştım) düşünerek strese girerdim. Bu stresle çocuğumun tam olarak istediğine odaklanmadan, kendimce orta bir yol bulup, çocuğumun istediğine en yakın ürünü alıp, ağlamasına aldırmadan ve hatta biraz da çekiştirerek dükkandan çıkardım.
Olayın Türk versiyonunun böyle sonuçlanacağını düşünüyorum. Demek istediğim tabiki ebeveynlerin kişilikleri, içinde bulundukları şartlar ( sabırsız, yorgun olmak, gergin bir anına denk gelmek gibi) Türk versiyonun oluşmasına sebep olabilir. Ancak benim fark ettiğim bir nokta da toplum baskısının olması. Yaşadığım olayda tabiki İngiliz anne durumdan rahatsız oldu, bir çok kez özür diledi ancak benim dükkan sahibi olarak onu yargılamam veya beni meşgul ettiğini düşünmesi ikincil bir stresti. Biz de ise kendimiz dışındakileri rahatsız etmek ve bu sebeple yargılanmak birincil stres kaynağı.
Bu arada ben hukuk fakültesi mezunu, yıllarca avukatlık yapmış, çocuk yetiştirmek hakkında sizin ve diğer yazarların kitaplarını okumuş biriyim. Bunu yazmamın nedeni, eğitimli ve bilinçli bir anne olduğumu düşünmeme rağmen maalesef İngiliz anne gibi kendine güvenen bir çocuk yetiştiremeyeceğim açık.
Ülkemizdeki eğitim ve bilinç düzeyi düşünüldüğünde, kendine güvenen, hayatının sorumluluğunu alan ve sorunlarını kendi başına çözen çocuklar yetiştirmemiz için kendimizi çok geliştirmemiz gerekiyor.
Saygılarımla,
***
Evet, mektubu okudunuz; İngiliz annenin çocuğu olmak, ya da anlatılan İngiliz anne gibi çocuk yetiştirmek ister miydiniz? Niçin?
Emek ve zamanınız için teşekkür ederim. Selamlar, sevgiler
Doğan CÜCELOĞLU